Yaz tatili gelmesi sebebiyle yapılan bir kaç günlük gezi.
KADIKÖY, MINYATURK, TOPKAPI SARAYI, AYASOFYA
Üniversiteden mezun olduktan sonra İstanbul'a arkadaşımın yanına gittim. Gittiğim gün Kadıköy'de Viktor Levi Şarap Evine gittik. Havalar güzel olduğu için bahçeye oturmuştuk. Viktor Levi şaraplarıyla, dekoru ile ünlü şık bir şarap evi. Bahçesinde küçük bir havuz, içeride duvarlarda freskler vardı. Güzel bir hoşgeldin seçimiydi.
Ertesi gün arkadaşlarımızla buluşup önce Topkapı sarayına gittik. Muhteşem bir yer. Bütün Boğaz'a hakim olması harikulade, kelimelerle anlatılamayacak güzellikte bir manzara. Topkapı sarayının içi ayrı bir güzel. Ehh 3 kıtaya yayılan bir imparatorluğun böyle bir manzarayı seyreyleyecek yere bir saray inşa ettirmesi pek tabii. Topkapı Sarayı'na herkesin hayatında en az 1 kere gitmesini tavsiye ederim. Gitmeden önce Topkapı Sarayı'nın bölümleri hakkında bilgi edinmeyi unutmayın.
Boğaz demişken; Boğaz kıyısındaki villala sahiplerine sitemim var. Yüksek duvarlarla kendi dünyalarını çevrelerken, Boğaz manzarasını da kapattıklarını, diğerlerinin bu manzara keyfini ellerinden aldıklarını fark etmiyorlar sanırım.
Topkapı'dan sonra mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelen Ayasofya'ya gitmeden olmazdı. Ayasofya'da harika bir bina. Hem Hristiyanların hem Müslümanların ibadet yeri olarak kullanılmış olması dolayısıyla iki din için de özelliği var.
Ayasofya hakkında biraz bilgi vermek isterim.
"Doğu Roma (Bizans) imparatoru Iustinianos'un iradesi ile, beş yıl gibi çok kısa bir süre içersinde inşa edildikten sonra 27 Aralık 537 günü kutsanarak açılışı yapılan Hagia Sophia Kilisesidir. "Kutsal Bilgelik"e ithaf edilen bu kilise, 916 yıl boyunca Bizans İmparatorluğu'nun prestij yapısı ve Ortodoks dünyasının merkezi olmuş, kısaca "Büyük Kilise" (Megale Ekklesia) olarak anılmış; 481 yıl boyunca İslam dünyasının ve Osmanlı İmparatorluğu'nun gözbebeği, sultanların "Büyük Cami"si (Cami-i Kebir) olarak kullanılmış; ve 1935 yılından bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli 'müze-yapı'sı olarak dünyanın her tarafından gelen ziyaretçilerin hayranlığını kazanmaya devam etmektedir.
Ayasofya, her dönemde bu kenti ziyaret edenleri en fazla etkileyen şey olmuş insanları adeta büyülemiş, gerek Bizans döneminde, gerekse Türk döneminde benzer biçimde efsanelere konu olmuştur.Ayasofya, her şeyden önce boyutlarıyla ve mimari kuruluşuyla etkileyicidir. Gerçi Bizans'ın erken devirlerinde kapladığı alan bakımından Ayasofya'dan büyük bazilikal planlı kiliseler vardır, ancak bunlar üç nefe bölünmüş uzun bir salona benzerler; o günün dünyasında hiçbir bazilika Ayasofya'nın kubbesinin boyutunda bir kubbe ile örtülü değildi ve böylesine bütünlüklü bir iç mekâna sahip değildi. . Ayasofya'nın dört büyük paye ile taşınan kubbesi, Pantheon'un kubbesinden daha küçük olsa da, yarım kubbeler, tonozlar ve kemerlerden oluşan sofistike bir sistem ile çok daha geniş bir alanı örtmekte, çok daha etkileyici bir iç mekân yaratmaktadır. Sürekli taşıyıcı olarak beden duvarına oturan bir kubbeyle karşılaştırıldığında da, yalnızca dört tek taşıyıcıya oturan bu boyutta bir kubbe, tasarım, teknik ve estetik anlamda bir devrim niteliğindedir. Ayasofya'da bir bazilika, kubbe ile örtülmüştür. Bu yeni bir düşünce değildir; Ayasofya'nın kubbesi, orta nefin yarısını örtüyorsa da, iki yarım kubbe ile öyle bir tamamlanmıştır ki, yapının içine girildiğinde bütün iç mekâna egemen olan bir kubbe algılanır. Bazilika ise tamamen 'gizlenmiştir. Bu dahice mimari tasarım, yapıyı eşsiz ve etkileyici kılan unsurdur. "Gökyüzünde asılıymış gibi duran" kubbeden akan ışık selinin bütün duvarları kaplayan mozaik üzerindeki ışık oyunları, olağanüstü mimari kuruluş ile birlikte etkileyici bir atmosfer yaratmaktadır. Ayasofya'nın ziyaretçilerinde iz bırakan, efsaneleşen yanı, tek kubbenin altında bütünleşen, entellektüel bir mimari zekâ ile kurgulanmış çok geniş bir iç mekân ve onun büyüleyici atmosferi olmuştur.
Ama, Ayasofya etkileyici bir yapı olmanın ötesinde bir anlam taşır. Gerçekte bu anlam ve onu güçlendiren xetki', onu yaptıran imparatorun bilinçli bir seçimidir. Merkezi kubbe kavramının, Roma dünyası mimarlık ikonografisinde, imparatorluk ideolojisinin sembolü olarak kullanıldığı tekrarlanan bir gerçektir. Antik Roma'da Pantheon, bu ideolojik mesajı kitlelere ilan eden yapıydı. Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olan (Yeni Roma) Konstantinopolis'e de, -gerçek işlevinin ötesinde- Pantheon'un imparatorluk sembolizmini taşıyacak nitelikte bir yapı gerekliydi. Yine de Ayasofya salt böyle bir gereksinime yanıt veren, güçlü bir imparatorun yaptırdığı büyük bir yapı değildir. O, aynı zamanda "dünyanın yeni merkezini" de işaret etmektedir. Ayasofya'nın yapılması, Iustinianos'un bütün Akdeniz'i -ya da o günün bütün dünyasını- yeniden Roma İmparatorluğu altında birleştirme girişimi ile örtüşmektedir ve bu vizyonunun mimarlık alanındaki bir yankısıdır. Yapı, büyük bir iddianın somutlaşmasıdır; boyutlarının ötesinde biçimi de bu iddiaya göre şekillenmiştir. Yeni "Pax Romanum", bütün dünyayı sancağı altında bütünleştirmekle kalmayacak, tek din altında da toplayacaktır; çünkü o aynı zamanda bir Hıristiyan imparatorluğudur da. Tek Tanrı, tek din, tek imparatorluk ve tek imparator; yeni Pax Romanum'un dünyaya sunduğu formüldür. Bu düşünce, Ayasofya'nın görülmemiş büyüklükteki iç mekânını altında bütünleştiren kubbede cisimleşmekte, bu yapıya giren -hatta uzaktan, kent surları dışından gören- herkes tarafından en şiddetli biçimde duyumsanmakta, bir mesaj olarak herkese taşınmaktadır. Her döneminde yapıyı ziyaret edenlerin anlattıkları izlenimler, bunun en önemli kanıtını oluşturmaktadır.Ayasofya, bulunduğu kent ile bir bakıma özdeşleşmiştir. Bizans döneminde, bu büyük imparatorluk kilisesi, Hıristiyanlaşan Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) başkenti Konstantinopolis'i, hem imparatorluğun hem de Hıristiyan dünyasının merkezi olarak, bütün dünyaya ilan etmektedir. Aynı işlevi, kentin İslam döneminde de sürdürmüştür Ayasofya: İstanbul, İslam dünyasının ve onu yöneten Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezidir. " kaynak : ayasofia.info
1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u almasıyla beraber Ayasofya'da Türklerin eline geçmiş ve 481 yıl boyunca cami olarak kullanılmış, bu arada Hristiyanlığın izleri kiliseden silinmek istenmiş, sıvalar ve boyalar yapılmış, üstü Müslümanlığın simgeleri ile kaplanmıştır. Yaklaşık 70 yıldır müze olarak kullanılması kararlaştırılması sebebiyle bazı bölgelerdeki sıvalar kaldırılmış, hristiyanlığın simgeleri ortaya çıkarılarak sergiye açılmış, mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer.
Sıradaki ziyaretimiz; MINYATURK .
Gerçekten güzel ve görülmesi gereken bir yerlerden biri daha. Bir taşla 105 kuş vurmuş oluyorsunuz, çünkü içinde aslının 1/25 küçültülmüş boyutunda 105 eser sergileniyor. Girişte içerideki eserler hakkında bilgilerin bulunduğu bir kitapçık veriliyor. Ayrıca her eserin başında kitapçıkta yazılı bilgileri sesli söyleyen bir mekanizma var, okumak istemezseniz oradan da dinleyebiliyorsunuz, tabii bu çok vakit aldığından tam bir günü Minyatürk'e ayırmanızı tavsiye ederim. Minyatürk'e gidemezseniz bile web sitesini ziyaret edip, eserler hakkında bilgileri okumanızı öneririm.
İçerideki eserleri tek tek söylemeden geçemeyeceğim.
Anıtkabir
Selimiye Camii
İshak Paşa Sarayı
Balıklıgöl
Bursa Ulu Camii
Çİfte Minareli Medrese
Sümela Manastırı
Mardin Taş Evleri
Artemis Tapınağı
Aspendos
Süleymaniye Camii
Boğaziçi Köprüsü
Dolmabahçe Sarayı
Sultanahmet Camii
Topkapı Sarayı
Haydarpaşa İstasyonu
Ayasofya
St. Antuan Kilisesi
Ecyad Kalesi
Kubbetüs Sahra
Mescid-i Aksa
Atatürk Evi
Moster Köprüsü
Galatasaray Lisesi
Galata Kulesi
Mevlana Türbesi
Darüşşafaka Lİsesi
İzmir Saat Kulesi
İzmit Saat Kulesi
TBMM
Ziraat Bankası
August Tapınağı
Antalya Yivli Minareli Camii
Çanakkale Şehitleri Anıtı
Safranbolu Evleri
Malabadi Köprüsü
Adana Taş Köprü
Kırşehir Aşık Paşa Türbesi
Bursa Yeşil Türbe
Ertuğrul Gazi Türbesi
Selçuk İsa Bey Camii
Konya Alaaddin Camii
Manisa Muradiye Camii
Amasya Yalı Boyu Evleri
Nemrut Dağı Kalıntıları
Meryem Ana Kilisesi
Konya Karatay Medresesi
Karaman Hatuniye Medresesi
Efes Celsus Kütüphanesi
Sivas Gök Medrese
Halikarnas Mozolesi
Zeus Sunağı
Divriği Ulu Camii
Konya İnce Minareli Medrese
Aksaray Sultan Han
Niğde Alaaddin Camii
Peri Bacaları
Kayseri Döner Kümbet
Pamukkale
hacı Bektaş Veli Külliyesi
ATATÜRK Olimpiyat Stadyumu
Belediye Sarayı
Mimar Sinan Türbesi
Kırkçeşme
Anadolu Hisarı
Kız Kulesi
Dolmabahçe Saat Kulesi
Kuleli Askeri Lisesi
Eyüp Sultan Camii
Beylerbeyi Sarayı
Hidiv Kasrı
Çırağan Sarayı
Atatürk Havalimanı
Profilo Alışveriş Merkezi
Sadullah Paşa Yalısı
Örme Sütun
Burmalı Sütun
Mısır Dikilitaş
Alman Çeşmesi
Kuzey Deniz Saha Komutanlığı
Haseki Hürrem Sultan Hamamı
Aya İrini
Yerebatan Sarnıcı
Soğuk Çeşme Sokağı
Y.K. Bankacılık Üssü
3. Ahmet Çeşmesi
Büyük Postane
Küçük Su Kasrı
Rumeli Hisarı
Taksim Cumhuriyet Anıtı
Ahrida Sinogogu
Kariye Müzesi
Molla Gürani Camii
Yedikule
M. Ali Paşa Camii
Şam İstasyonu
Kudüs Şam İstasyonu
Gül Baba Türbesi
Sultan Murat
Gazi Ali Paşa Türbesi
Baştarda 1657
Kalender Vapuru
Otoban Maketi.